|
İTALİK DÜŞÜNCELER
[e-mail] : italikdus@yahoo.com
[ICQ] : 35721388
Küçük, masum bir
rüyaydı benimkisi!..
Doğaya, özgürlüğe, yeşile, maviye tutkunluktan geceler boyu hep aynı rüyayı görüyorum. Gündüz düşlerini, kaçamak dakikalarımı hep aynı rüya süslüyor. Sonsuz ve mavi deniz... Mavi diplerdeki o sessiz ve büyülü şehir... Güneş ışığının bile ulaşamadığı, o en derindeki su şehri... Ve bu şehirde yaşayan suskun insanlar...
“Her deniz yaşlıdır zaten / öğrenmez ama öğretir mutluluğu...”
diyordu okuduğum şiirler. Mutluluğu istiyordum ve biliyordum ki, mutluluğu bana ancak yaşlı ve mavi deniz öğretebilirdi. Masmavi diplerde gizli
mutluluk. Yeryüzünün tüm pisliklerinden arınmış, huzurlu derinlerde güzellik. Ve yaşadığımız dünyanın bütün ayrılıklarından uzak sevdalı suların içindeydi aşk...
Mutluluk, güzellik ve aşk eşsiz maviliklerde bekliyor...
Sınırlı dünyayı yaşarken, gün be gün özden uzaklara düşmek, bedene hapsolmuş ruhun dayanılmaz sancılarına
katlanmak, ah ne acı... Ne sevilmiş bir zalim, ne seven bir mazlum olmamalı artık... Sınırsızlığa dönmeli... Kaybedilen iyot tadındaki sevdaya dönmeli...
Kararlı firar adımlarıyla yürüyorum geleceğime doğru... Koşarak geçiyorum sıcak
kumlardan, ufkum mavi... Rotamı, aşkların sonsuz derinliğine çevirdim... Geriye dönüş
yok... Ayaklarım bir özlemle ıslanıyor serin sularda... Ve özgürlüğün ilk heyecanıyla ürperiyorum... Ayaklarımın altında ufacık çakıl taşları oynaşıyor... Geldiğim için o kadar sevinçliler
ki... Dalgalar daha da coşuyor her bir adımımda, kucakları açık sıkıca kavrıyorlar
bedenimi... Bütün kirlenmişlikler, bütün gürültüler, bütün ayrılıklar arkamda kalıyor... Ben berraklığa, sukunete ve kavuşmalara
gidiyorum...
Derinlere indikçe uzaklaşıyorum gün ışığından. Artık hiç bir kötülük, hiç bir kirlenmişlik, hiç bir ayrılık ulaşamaz
bana... Derinliklere indikçe eski zamanlarla karşılaşıyorum... Tanığı oluyorum en büyük
tarihin. Kumlara gömülmüş kadırgalar, gemiler, yelkenliler, denizaltılar... Korsan hazineleri balıkların oyuncakları olmuş...
Binlerce çeşit balık... Suyun altında oynaşıyorlar. Beni de alıyorlar yanlarına... Su içinde sessiz konuşmayı öğretiyorlar... Sessizliği yaşıyorum balıkların içinde... Ve yavaş yavaş yaklaşıyorum aradığım
yere...
Rüya şehrinin kapıları uzaktan görülüyor. Eski zamanların batık şehri artık sessizliği yaşıyor. Beni bekliyor, iyot kokulu sevdalım, beni
bekliyor. Yeşille mavi birbirine karışmış taş duvarın oyuklarında... Büyük kapı ağır ağır açılırken beni karşılıyorlar... Büyük kapıdan aydınlığa ve katıksız aşka
giriyorum. Artık hiçbir yanım acımıyor. Tuzlu sular bütün yaralarımı
kuruttu. Tüm ruhumu bütün pisliklerden arındırdı. Ölmüş hücrelerim bir bir yenileniyor... Su oluyorum ben, kocaman mavi deniz... Yepyeni ben rüyalarıma kavuşmanın hazzını yaşıyorum.
Birden, evet birden okyanus diplerinden ve bu hayal şehirden inanılmaz bir şekilde uzaklaşıyorum. Artık hayallerde hiç bir mavi
yok. Dört bir yandan telefonlar durmadan çalıyor. Çizilen sayfalarda aksilik varmış... Hiç durmadan vızıldayan lanet
klavyeyi kırmak
istiyorum. Fotoğrafların hepsi flu, kullanılacak gibi değil... Bilgisayardaki yazım silinmiş... Yeniden yazmak mı?.. İnanamıyorum... Zamanı yakalayamıyorum... Hayır dayanılır gibi değil...
Ben berrak su şehrine geri dönüyorum...
Hoşçakalın...
|